Kadir İnanır’dan Yeşil Sol Parti’ye ‘İsmimi kullandılar’ sitemi

Kadir İnanır, T24’ten Cansu Çamlıbel’e çözüm süreci dönemini, akil adamlık macerasını, mevcut siyasi durumu ve geleceğe dair öngörülerini anlattığı kapsamlı bir röportaj verdi. Türkiye’deki bütün siyasi aktörlerin ‘dünyadaki büyük güçler’ tarafından kurgulanan alanda siyaset yapabildiği tezini savunan Kadir İnanır, siyasete bir parti çatısı altında neden girmeyi tercih etmediğini anlatırken geçen yıl yapılan seçimler öncesinde Yeşil Sol Parti yönetiminin kendisine yönelik tutumuna sitemde bulundu.

Söyleşinin ilgili bölümü şöyle:

Biliyoruz ki son 10 sene içinde birkaç kez HDP’de siyaset yapmak için teklif aldınız. Hatırlatır mısınız hangi tarihlerde teklif geldi ve neden kabul etmediniz?

2015’te ve 2018’de geldi. “Tanınan, sevilen birini bu partide görelim” anlayışını ben doğru bulmadım. Çünkü o partinin var olması için ya da o partinin savunduğu bütün değerler için yıllarca uğraşmış, çalışmış, bedeller ödemiş bir sürü insan varken ben birdenbire onların önüne geçip milletvekili olamam. Buna karakterim müsait değil. Teklifi kabul etmememin sebebi buydu, başka bir sebebi yok. O zaman o partinin adı Halkların Demokratik Partisi idi. Nerede halk diye sormuştum size ya, hatırladınız mı?

Size teklifi getirenlere de “Sizin partinizde halk nerede?” diye sordunuz mu?

Ben herkese soruyorum, dünyaya soruyorum. Cumhuriyet Halk Partisi’nin neresinde halk? Halk yok, sadece ismi var. Halk var, ama partilerin adında.

Son seçimde yani 2023’te Yeşil Sol Parti’den (YSP) teklif almadınız mı?

Hayır almadım.

Ama çok haber çıktı bu konuda. Siz de o dönem, “Uzun yıllardır birçok kez milletvekilliği teklifleri aldım. Tüm bu teklifler benim için kuşkusuz onur vericidir ama ülkemizde siyaset, halk tarafından saygın bir kurum haline gelmediği sürece aktif siyaset yapmayı düşünmüyorum” diye açıklama yapınca biz de haliyle teklif geldi ama kabul etmediniz diye düşündük.

Tonlarca haber çıktı. Ama herhâlde bir tek parti genel merkezleri okumamış onları.

Yeşil Sol Parti’den bir açıklama beklediniz ve gelmedi mi?

Ne güzel işte bir ay boyunca bu haberi kullandılar.

YSP’nin sizin isminiz üzerinden reklam yaptığını mı ima ediyorsunuz?

Bilmiyorum kim yaptı bunu.

2015’teki davet için, “Sadece meşhur ve tanınan birisi olduğum için milletvekili yapılmayı doğru bulmadım” dediniz. Ama bu sadece Türkiye’de olan bir şey değil. Sizin gibi kitleler açısından popülerliği ya da etki alanı yüksek meşhur kişiler toplumun bazı şeylere ikna edilmesi için tarihte farklı ülkelerde farklı süreçlerde kritik roller oynamıştır. Ronald Reagan kötü örnek, onu kastetmiyorum. Ama bugün Türkiye’de mesela ‘barış’ diye ağzını açan herkesin ikinci dakikada ‘terörist’ diye damgalanma riski taşıdığı mevcut politik iklimde sizin çıkıp barıştan demokratik çözümden bahseden bir siyasetçi olarak Meclis’te olmanızın bir anlamı olmaz mıydı? Ya da bugün çözüm sürecinin inkârı üzerine politika kuran hükümet yeniden yola çıkacak olsa, “Ne olursa olsun yine de barışa dair her adım desteklenmeli” diyor olmanızın geniş bir kesim üzerinde etkisi olması beklenmez mi normal şartlarda?

Bunların hepsi çok meşru sorular, haklısın. Kendini bu konuların uzmanı sanan ya da baş yöneticisi sanan siyasetçiler benimle beraber gelsinler yürüyelim onların bölgelerindeki caddelerde. İsterse o kişi bu mücadelenin lideri olsun, yan yana yürüyelim bakalım oralarda ne olur? Dirsek yiye yiye en arkada kalır onlar. Neden o zaman bana telefon açıp da, “Senin böyle bir niyetin var mı?” diye sormuyorsun?

YSP eş başkanlarını mı kastediyorsunuz?

Gelemez çünkü, gelemez.

Bu sözlerinizden seçime YSP adıyla giren bugünün DEM Parti yönetimine dönük bir kırgınlığınız olduğunu anlıyorum.

Kırgınlık değil. Böyle bir siyasi anlayışın yaşandığı bir dünyaya girmek istemedim.

– Onlar da mı ‘düzen partisi’ oldu sizce?

Düzen partisi olmayabilir ama kendi düzenlerinin buna müsaade etmediğini görmüş olabilirler. Mesela 200 bin TL maaş fena değildir yani. Rozet de fena değildir yani. Her gittiğin yerde bedava yemek de önemli olabilir. Bunları insanlar düşünebilirler. Ama ben milletvekili olsaydım o rozeti takmazdım.

Neden?

İsterdim ki halkın tamamı o rozet olmadan beni tanısın. Onu halkın gözünün içine soka soka kullanmanın anlamı başka. Yani konu aslında benim milletvekili olup olmamam konusu değil. Ben giderim bağımsız milletvekili de olurum, biliyor musun? Senin dediğin formatı yakalayayım, hepsini uygulayayım, bak ne oluyor gör. Ama yolun ortasında kurşun yenir mi o ayrı mesele. (KAYNAK)

(HABER MERKEZİ)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir