Mutluluk hormonunun beyin dışındaki etkileri araştırılıyor
2 mins read

Mutluluk hormonunun beyin dışındaki etkileri araştırılıyor

Doktorasını yaptığı 2011’de Oxford Üniversitesinde serotonin hormonu üzerine yapılan çalışma ortamlarında bulunan Çadırcı, yapmış olduğu diğer bilimsel çalışmaların yanında mutluluk hormonunun insan vücudundaki farklı etkilerine yöneldi.

Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi laboratuvarlarında bilimsel araştırmalarını sürdüren Çadırcı, serotonin hormonunun insan beyni dışındaki etkilerine yönelik çalışma yapıyor.

SEROTONİN HORMONUNUN BEYİN DIŞINDAKİ ETKİLERİNE ODAKLANDI

Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Farmakoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Çadırcı’nın üzerinde çalıştığı serotonin hormonunun beyin dışındaki etkilerine ve yoğun bakım hastalarının karşılaştığı sepsis (enfeksiyon hastalığı) durumuna yönelik devam eden çalışmaları başta olmak üzere, diğer araştırmalarıyla bilime verdiği katkılardan dolayı Türkiye Eczacılar Birliği tarafından “Eczacılık Akademisi 2023 Bilim Ödülüne” layık görüldü.

Prof. Dr. Çadırcı, 13 yıldır serotonin hormonu alanında araştırma yaptığını ve makalelerinin uluslararası dergilerde yayınlandığını belirtti.

“Halk arasında mutluluk hormonu olarak bilinen serotonin, sadece mutluluk hormonu değildir.” diyen Çadırcı, beyindeki serotonin reseptörleri bulunduğunu belirterek, “Beyindeki serotonin reseptörleri depresyon, anksiyete gibi bir çok hastalıkta rol alıyor ama serotonin midemizde, trombositlerimizde, tüm hücrelerimizde bulunan genel bir medyatör.” ifadelerini kullandı.

Serotoninin 7 reseptörü özelinde araştırma yaptığını dile getiren Çadırcı, hormonun genellikle beyindeki etkisinin dışına çıkarak sinir sistemi etkileri üzerine çalışmalara yöneldiğini anlattı.

Çadırcı, “Bilim dünyasında hep beyindeki etkilerine odaklanılmıştı. Dünya genelinde serotoninin (mutluluk hormonu) farklı reseptörlerinin beyindeki etkilerinin değil de periferik (sinir sistemi) etkililerine odaklanan ilk laboratuvarlardan biri olduk. Bu bağlamda da seratonin 7 hormonunun hem sepsiste hem de diğer periferik patolojilerdeki rollerini ilk defa bu laboratuvarda araştırdık.” diye konuştu.

Çalışmalarda TÜBİTAK’tan destek alındığını anlatan Çadırcı, laboratuvarda araştırma yapan diğer akademisyenlerle ortaya çıkarılan verilerin bilim dünyasına önemli katkılar sunduğunu ve araştırmaların devam ettiğini söyledi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir